Monday, May 28, 2007

biz yapınca skandal oluyor manşet oluyor

Gösterhüseyin ilk yayın hayatına başladığından beri çizgisinden, tavrından ödün vermedi. Maillerle ölüm tehditleri aldık, sticker’larımızı parçalamaları için parayla tutulmuş çocuklar gördük sokaklarda, yağmurlu günlerde araba kiralayıp yanımızdan hızla geçip üzerimizi çamur(ne kadar da manidar, hay anam benim yavrum benim) yapmaya çalışanlar da gördük... Ama sonuç nedir derseniz; hala yaşıyoruz dostlar, parçalanmış sticker’ın üstüne yenisini yapıştırıyoruz, kirlenmek te güzeldir omo ile yıkıyoruz çamaşırları... İşte bu inat, bu sabır, bu vatan aşkı bizi buralara getirdi. Haa, herşeyi biz yaptık diyen namerttir; sokakta pazarda hakkımızı savunan teyzelerimin, bastonu yere vuraraktan “gös-ter hü-se-yin” sloganı atan yaşlı dedelerimin, kapımın önünde gösterhüseyin tişörtleriyle hıçkıra hıçkıra ağlayıp sticker yapıştırmayı kendine görev bilen gençlerimin hakkını vermezsem var ya, ben ölürüm 2 gece uyku uyuyamam. Nikos mahlas’ın poligondan arkadaşları aradı bugün, nerde nikos cevap vermiyor telefona dediler. Biraz gülümsedim bu yabanilere, sonra sandalyemden doğrulup dedim ki: doğmamış bir yetimin hakkı yenmiştir beyler, bilir misiniz siz doğmamış yetimin hakkını...

İşte böyle bir habercilik anlayışı bizimkisi, bilmiyorum yanlışımız var mı ama böyle gördük biz napalım.

Bu çok gecikmiş yazıyı sükunet içinde neden yazdım, çünkü bazıları sanıyor ki biz bunları öyle aklımıza esip, insanlara sataşmak için yazıyoruz... İnanır mısınız ekip olarak haftanın 5 günü 4’er saatten döküman tarıyoruz, yetim arıyoruz doğmamış bir yetim. Sonra kaybolan hakkını veriyoruz; bazen bir tomurcukta buluyoruz o hakkı such a sweet breeze’de buluyoruz, bazen ise elleri paraya bulanmış ağzından salyalar akan bir fabrikatörün ellerinde buluyoruz ya da insanları yıllarca kandırmış bazı kişilerin! puro kutusunda buluyoruz, evet puro kutusunda.

İşte yine böyle bir sabırla başladık o 4 saate. En son döküman olarak cate blanchett’ın notes on a scandal filmini koyduk, çünkü o 4 saati güzel galadrielin sanatıyla bitirelim dedik; ödülümüz olsun diye. Ama olmuyor işte, olmayınca olmuyor gönül dostları; adalet duygusu bir kere yüreğinize sızdıysa, artık beyaz pelerinli bir savaşçı olmuşsunuz demektir.

***

15inde yar sevdim de, sezdirmedim ellere

Cate blanchett... şimdi bir çocuğu karşıma alsam da, 70lik bir dedemi karşıma alsam da, bu ismi duyunca ufak ta olsa bir tebessüm belirir suratlarında. Neden diye sorup cevaplamama gerek yok dostlar, galadriel karakterini unutabilen var mı aramızda... Ormanda frodo ve arkadaşlarına iki tas yemek verip, başlarının altına bir yastık koduğunda hepimizin gönlünü almadı mı? Tatlı bakışları, yerinde sözleri perihan abla hassasiyetinde değil miydi? Ertesi gün hepimiz yatağımızdan kalkıp pencereye baktığımızda, o güzelliğin verdiği sıcaklıkla galadrieli karşı pencerede görür gibi olmamış mıydık? Ne güzel komşumuzdun sen cate abla...



rocky belgesindeki gibi filmi tek tek anlatmayacağım, izleyen izlemiştir, duyan duymuştur. Ama filmin genel hattını, gündemden uzak kalan okur için anlatmak isterim: film 2 aslan yavrusu evlat sahibi keyt bilendır, 15 kalibrelik bir sübyan, ablacı cudi denç ve bunları yutmuş okul etrafında geçiyor. Filmde ayıptır söylemesi keyt bilendır’ı 15lik sübyanla haşırlık neşirlik! peşinde illegal işler peşinde buluyoruz, bu yetmezmiş gibi bir de karşımızda keyt’e yamahalanan ablacı cudi denç beliriyor. Ne diyim galadriel, bu muydu sanatınız? Bu muydu o yıprandığımız 4 saatin ödülü!

Cudi denç’in ablacılığına laf etmiyorum, neden billiyor musun keyt: çünkü ondan iş geçmiş, yüksek teknoloji pudralar bile gizleyemiyor kırışıklarını almış yaşını gitmiş. Ona ne kadar anlatsam az kalır, onu değiştirecek tek kişi var onun da ismini vermem! Off the record’a saygımız sürüyor! Sürecek!

Ama sana söyleyecek çok sözüm var bilendır... Galadriel kariyerini tren aralarında illegal işler peşinde eritmeyi göze alabilirsin... seni “galadriel abla” diye çağıran bir jenerasyonu ayaklarının altına almayı da göze alabilirsin. Amma velakin ,bu jenerasyona saygın yoktu, yüzüğe saygın yoktu, frodoya saygın yoktu, gandalf’a saygın yoktu peki bu vatanada mı saygın yoktu be yılan gözlü kadın! Evet yılan, çünkü bir ceylan sanmıştım seni evvelden; bu film gerçek kimliğini kusmaya yetti!



***

Bu duygu sömürüsü kime!

İllegal keyt! Hah, adını illegal koydum sevdin mi? Tatmin oldun mu sevgili bilendır bunu mu istiyordun parmakla gösterilmek mi istiyordun, belki de çağdaşlarını kıskanmıştın ne dersin keyt? Anlatmak ister misin bize yollayayım mı bizim çocukları, illegal keyt! Ben var ya hakkaten, çok ciddi söylüyorum, aha şu masanın köşesine kafayı geçirmemek öyle zor tutuyorum ki kendimi, klavyeyi ısırıyorum öyle bir hırs doldu içime!

Herkesin yanlışı olur ama bunu cilalamak neden keyt! Törenlere zayıflamış hallerle çıkmalar sıfır bedenlere inmeler, “bakın eriyorum, bakın pişmanım” demeye getirmeler... kimsin ya, nesin? Eğer bir özürün var ise, gelirsin 2-3 doğmamış yetimin doğum masraflarını karşılarsın, sultanahmete girer iki namaz kılarsın! Tabii benim yufka yürekli dedelerimi teyzelerimi biliyorsun, zavallı görünce dayanamayıp kol kucak gerdiklerini biliyorsun... sonra gelip, illegal işlerine devam ediyorsun.

Hakkın yok, böyle bir hakkın yok keyt!

***

...and justice for all

Vay anasssını ya, anam benim yavrum benim... sen şimdi bu 15 yaşındaki sübyana göz diktin ve illegal işlere girdin öyle mi... bu işte bir bit yeniği var arkadaş. kesin bayındırlıktakiler bunun kafasına soktu birşeyler, bak böle güzeldir bak şöle güzeldir çok yaşlanmadan dene, et.... uyku yok sana keyt, inan uyku yok! O bayındırlıktakileri de bulucam bu kızın aklına bunları sokanları..

dur ben onları bi tatile göndericem, denemedikleri şeyler vardır bi güzel deneticem ben onlara orda!

***

illegalsiniz siz, gösterhüseyin'den adaleti dinlediniz

Tabi bi delikanlı çıkıp ta söylemiyo, “yav keyt, bu böle olmaz iyi güzel film çeviriyosun da çoluk çocuk hayranın, hareketlerini örnek alıyor”...sonra mahallenin delisi ben oluyorum, nedenmiş efendim, çok sertmişim çok göze sokuyormuşum gerçekleri... agalaar, agalaar, o gerçekleri saklayanlara lafınız yok mu? Dost kervanı geçti mi agalar!!!

Son kez söylüyorum: ananızdan emdiğiniz sütü.......hani beyaz dedik kimse anlamadı ya........burnunuzdan getiririm. And olsun getiririm.





1 comment:

Keyholeangel said...

hiç kimsenin adı galadriyel de olsa, o nur yüzlü alnı seccade öpücüklü hacı gandalf veliullah hazretlerini öylesine üzmeye öylesine boynun bükmeye hakkı yoktur! içi boş başak dik durur, dolu başak başın eğer derler bu bereketli topraklarda gandalf baba! eğmen başını mor salkımlar gibi a koca çınar! birileri fahriye ablacılık oynayacak, replikanın replikasına ekmek banacak türkün öz yurdu olan orta dünyanın değerlerini ayaklar altına alacak diye ne kadar kızsan, gürlesen haklısın, ama eğme başını kimbilir bir hüseyin vardır rohan atlısı gibi özü sözü bir oğlandır, kimbilir belki de o boynu bükük başağın kavgasını veriyordur...